Baş Ağrısı Fizyopatolojisi
Migren başağrısı, genetik yatkınlığı olan kişilerde endojen ve/veya ekzojen faktörlerle tetiklenen nöronal-vasküler olaylar zinciri sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu olaylar zinciri sırasında, trigeminal vasküler sistemin aktivasyonu migren başağrısının esasını teşkil eder. Son yıllarda elde edilen bilgiler ışığında, migren patofizyolojisinde vasküler teoriden uzaklaşılmış, integre nörovasküler teori benimsenmiştir. Vasküler teori, kraniyal damarlardaki vazospazm ve vazodilatasyon ile migren semptomlarının ortaya çıktığını öne sürerken, nörovasküler teoriye göre migren baş ağrısında nöronal aktivasyona ikincil olarak vasküler değişiklikler görümektedir. Nöronal olaylar sonucunda ağrıya duyarlı yapılardaki kan damarları dilate olmakta, bu ise daha fazla trigeminal sinir inervasyonuna yol açmaktadır
Gerilim tipi başağrısı en sık karşılaşılan birincil başağrısıdır. Myofasiyal mekanizmalar gerilim tipi başağrısı fizyopatolojisinde önem kazanmaktadır ve perikraniyal myofasiyal yapılarda hassasiyet en karakteristik klinik bulgusudur. Perikraniyal kaslardan kaynaklanan nosiseptif uyarıların, başa yansıyarak başağrısı olarak algılandığı düşünülmektedir. Periferik nosiseptif servikal/trigeminal, kaudal nükleus veya supraspinal nöron düzeyinde sistemin duyarlılığı ya da supraspinal yapılardan inen anti-nosiseptif aktivitenin azalmasına myofasiyal ağrı ve hassasiyete yol açan muhtemel faktörler olduğu düşünülmektedir
Baş ağrılarının sınflandırlmasında günümüze kadar bir çok sınıflandırma yapılmış olmasına rağmen, UBS sınıflaması epidemiyolojik çalışmalara özgün, duyarlı olması ve tanı ölçütlerinin hastaları tanıması özellikleri nedeniyle ideal sınıflama olarak kabul edilmiştir (105).
TranskraniyAl Dopler Ultrasonografi (TKD)
Transkranyal Dopler sonografi (TKD), normal ve çeşitli patolojik durumlarda görsel uyarıya karşı gelişen kan akım değişlikliklerini değerlendirmek amacıyla kullanılır. Ayrıca, TKD yöntemi ile anlık cevaplar ölçülebildiğinden, hemodinamik değişliklikleri göstermekte diğer tekniklere üstünlük sağlamaktadır. Günümüzde TKD, normal ve çeşitli patolojik durumlarda görsel uyarılara karşı gelişen kan akım değişikliklerini değerlendirmek amacı ile kullanılmaktadır. Bu çalışmalarda uygulanan görsel uyarı teknikleri (gözler kapalı ve açık etrafa bakarken, farklı frekanslarda fotik uyarı, komplike hareketli objeleri izleme) birbirlerinden farklıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder