Meme Kanseri Belirtileri ve Korunma

Meme Kanserleri

Meme Kanserinden Korunma


Meme kanseri Amerikalı kadınlarda en çok görülen ve genel­likle ikinci sırada ölüme neden olan kanser türüdür. Erkeklerde çok az sayıda oluşur ve her yıl kadınlarda görülen 212.000 me­me kanserine kıyasla erkeklerde 1.300'le sınırlıdır.

Meme Kanserinden Korunmak İçin Öğütler

1. Eğer risk faktörünüz varsa (annesi, kardeşi meme kanseri olan­lar ve BRCA 1 ve 2 testleri pozitif (+) çıkanlar, erken âdet gö­renler, menopoza geç yaşta girenler, boyu uzun ve sosyoekono­mik durumu bozuk olanlar) 35 yaşından sonra veya daha önce rutin olarak meme muayenesi ve mamografi yaptırın.
2. Sağlıklı bir kilodaysanız bunu koruyun.
3. Her gün en az 30 dakika fiziksel olarak aktif olun.
4. İçki içiyorsanız günde bir bardaktan fazla içmeyin.
5. Her gün folik asitli multivitamin alın.
6. Çocuğunuz varsa onu meme sütüyle beslemeye gayret edin.
7. Doğum kontrol haplarının yararını ve risklerini doktorunuzla tartışın.
8. Antikonservatif ilaçların ve menopoz sonrası kullanılan hor­monların faydalı ve riskli taraflarını doktorunuzla tartışın.
9. Memenizin derisinde bir değişiklik olduğunda veya meme için­de bir şişlik hissettiğinizde hemen doktorunuzla görüşün.
10. Eğer meme kanserine ait kuvvetli deliller varsa veya yumurta­lık kanseri varsa özel tarama ve genetik testler yaptırmayı ihmal etmeyin.

Hormonlar ve Meme Kanseri Riski

Kadın yumurtalıklarında üretilen ve kana salman östrojen hormonu, meme epitelyum hücrelerini geliştiren bir kanser etkileyicisidir. Menopoz sonrasında kilo alan veya alkol kullanan kadınlarda meme kanseri olma riski artar. Fiziksel aktivite ve emzirme sonucu östrojen etkisi azalacağı için risk de azalır. Projesteron meme dokusuna etki yapan ikinci hormondur. Fakat na­sıl etki yaptığı henüz bilinmemektedir. Projesteron, meme kanseri riskini azaltır fakat bir yandan da meme hücrelerinde mitoz bölünmeyi çoğaltarak kanser oluşumunu artırabilir. Prolaktin ve insülin gibi etki yapan büyüme faktörü (IGF) metabolizmaya et­ki yaparak östrojen arttığında, bu iki hormon da kanser riskini artırabilir.

Meme Kanserinde Riski Artıran Faktörler

Kilo artışı: Genç yaşta bir kız çocuğu çok yemek yerse, ki­losu artar ve boyu uzar. İlk kez âdet görülür (menarj). Bu üç fak­tör de kanser riskim artırır. Gençliğinde fazla kilo alanlarda kan­ser riskinin arttığını gösteren çalışmalar vardır. Menopoz sonrası yağlanmanın da riski artırdığı bilinmektedir. BKE (Beden Kit­le Endeksi - kg/ boy) artarsa meme kanseri riski azalır. Bu ters durum şöyle izah edilebilir. Kilolu kadınlarda düzensiz âdet görme sayısı ve yumurtlama azalır. Böylece serum östradiol ve projesteron hormonları daha aşağı seviyelere iner. Menopoz son­rası bir kadında yağlı dokuda östrojen yapılması izah edilebilir veya menopoz sonrası (postmenopoz) hormon tedavisiyle önle­nebilir. Amerika'da pek çok kadın bu tedaviyi uygulamaktadır. Yükselmiş BKE'nin meme kanseri riskini azaltması (premenopoz kadınlarda) bunların meme kanserinden ölme riskini azalt­maz. Şişman kadınlarda tümör çapı büyükse ve lenf düğümleri­ni kaplamışsa hastanın bir süre yaşamasına rağmen ölümüne se­bep, hastalığın geç bulunmuş olmasıdır.

Tarama: 40 yaşından sonra her kadın, her yıl mamografi ve 1-2 yılda bir muayene yaptırmalıdır. Riskli gruplarda tarama 35 yaşından itibaren yapılmalıdır. Tarama bir erken önleme değildir, erken tamdır. Erken tam, tedaviyle iyileşme olasılığını artırır.
Alkol: Günde bir şişe bira veya bir bardak şarap içilebilir. Da­ha fazla içmek, riski %10 artırır ve A vitamini ve folik asit depo­larını azaltır.

İlk doğum yaşı: 30 yaşından önce doğum yapanlarda risk daha düşüktür. Sonraki doğumlarda DNA sentezi bozulmuştur ve bozuk DNA'lar meme kanseri riskini artırır.

Doğum kontrol hapları (oral kontraseptifler): Bu hapları kul­lananlarda kanser riskinin arttığı gözlenmiştir.
Menopoz sonrası (postmenopozal) hormonlar: Yapılan araş­tırmalara göre kullananlarda, kullanmayanlara kıyasla meme kanseri riski %50 oranında artmıştır. Ancak hormonların alınma­sı durdurulursa risk oram eskiye döner. Ama endometrium (ra­him iç zarı) kanseri için alınan östrojen ve projesteron, meme kanseri riskini artırmıştır.

Karsinoma in situ (En erken başlangıç evresinde kanser hücreleri): Gerek süt bezi kaynaklı (lobüler) gerekse süt kanalı kaynaklı (duktal) karsinoma insitu, meme kanserine dönüşebi­lir. Onun için bu gibi hallerde hemen eski tedavi kesilmeli, anti-östrojen (tamoksifen) ile kontrol edilmeli, olmazsa cerrahi mü­dahale yapılmalıdır.

Meme Kanseri İçin Riski Azaltan Faktörler

Fiziksel aktivite: Her gün en az 30 dakika jimnastik veya hız­lı yürüyüş yaparak meme kanseri riskini azaltmak mümkündür. Şöyle ki; kilo almaya mani olur, böylece ilk âdet (menarj) gecikir ve yumurtalıkta yumurtanın oluşma zamanının artmasına ne­den olur. Aynı zamanda hormon seviyelerini düzeltir; enerji dengesini ayarlar ve yağ depolarım hayat boyunca azaltır, yok eder. Böylece %20 risk azalması sağlar.

Folik asit-. DNA sentezi ve onarım için gereklidir. Meme kan­seri oluşumunu engeller. Az alınması kolon kanseri riskini artı­rır. Alkol, folik asit depolarını azaltır. Kâfi derecede folik asit alanlarda, doğum yaptıklarında spina bifida denilen kemik ano­malisinin çok azaldığı görülmüştür.
Tek doğum yapma: Tek doğum yapan kadınlarda meme kanse­ri riski azdır. Çocuk doğurmak riski azaltır ve bu hal 10 yıl süreyle devam eder. Doğum yapacak kadında memeler irileşir ancak do­ğumdan sonra normal hale gelirler. Çok doğum yapanlarda risk artar.
Emzirme: Emzirme de meme kanseri riskini azaltır ve bu ne kadar uzun sürerse risk o kadar azalır.
Antiöstrojenler: Bunlar östrojene karşı olan tamoksifen veya relaksifen gibi maddelerdir. Bu maddeler meme kanseri riskini azaltır. Ancak bunların kullanımında yumurtalık kanseri riski artar ve trombotik damar daralmaları oluşur.

Yumurtalıkların koruyucu önlem olarak alınması (Bilateral profilaktik ooferektomi): Menopoza girişte yapılmalıdır ki bu, meme kanseri riskini çok azaltmaktadır.
BRCA 1 ve 2 negatif (-) olanlar: Meme kanseri riski azalır.

Değişmez Risk Faktörleri

Cinsiyet: Meme kanseri, kadınlarda %99, erkeklerde %1 ora­nında görülür.

Yaş: %80'i 45 yaşın üstündeki kadınlarda görülür. Ortalama tanı yaşı 62'dir. Bir kadının hayat boyu meme kanseri olma riski %11-13'tür.

Ailevi faktörler ve genetik mutasyonlar: %5-10 oranında ka­dında önemlidir. Ailevi olarak BRCA 1 ve 2 genleri ancak bazı ai­lelerde, özellikle Yahudilerde vardır ve bu durum kanser riskini artırmaktadır.
İlk âdet görme yaşı: Erken âdet görenlerde risk artmaktadır.

Menopoz yaşı: Menopozun erken yaşta oluşu, meme kanse­ri riskini azaltmaktadır. Menopozun geç yaşta görülmesi her se­ne için %8 oranında meme kanseri riskini artırmaktadır.

Selim meme hastalıkları: Selim meme hastalığı olanlar 1,5-2 kat daha fazla risk altındadır. Eğer atipik görünüşte hücreler varsa, risk ihtimali 3-5 kat daha fazladır.
Boyu uzun olanlar: Risk daha yüksektir.
Irk ve etnik durum: Beyaz Irkta, Afrika kökenlilere ve Ame­rika yerlilerine kıyasla risk daha fazladır. Asyalılarda ve İspan­yol kökenlilerde ise risk daha azalır. İhtimal ki, sosyoekonomik durum, yaşam biçimi ve çevre faktörleri de etkili olmaktadır.
Sosyoekonomik durum: Sosyoekonomik durumu bozuk olan­larda risk biraz daha fazladır.

Radyasyona maruz kalma: Hodgkin hastalığı tedavisinde ve radyolojik skopiye sık sık maruz kalanlarda ve atom bombası patlamalarına yakın olanlarda meme kanserine daha sık rastlan­maktadır. Mamografilerdeki az dozda röntgen ışınlarına maruz kalmak kanser riskini artırmaz.

Araştırılmakta Olan Meme Kanseri Faktörleri

Yağlar: Fazla yağ tüketenler daha çok risk altındadır, ancak tüketimin azaltılmasıyla bu risk, az yağ tüketen grubun meme kanserine yakalanma riskine eşit hale gelmektedir. Avrupa'da yapılan araştırmalar zeytinyağının meme kanseri riskini azalttı­ğını göstermektedir. Omega 3 yağ asidi içeren besinleri tüketen­lerde risk artmaktadır. Çoklu doymamış yağlar (somon ve pisi-balığı gibi), bazı yağlar (kanola, soya, keten tohumu) ve omega 3 yağ asidi, bazı araştırmalarda meme kanseri riskini azaltıyor görünmekle beraber bu çalışmalar henüz sonuçlanmış değildir ve daha fazla araştırmaya gerek vardır.

Sebze ve meyveler: Kanser riskini azalttığı kesin kanıtlanmamakla beraber günde 5 öğün yenmesi tavsiye edilmektedir.

Antioksidanlar: A, C, E vitaminleri ve selenyumun alınması tavsiye edilmekle beraber, kanser riskini azalttığı kesin kanıtlan­mamıştır.
Ginseng: Amerika'da kullanılmakla beraber kanser riskini azalt­tığı kesin kanıtlanmamıştır.
Lif (fiber): Yüksek lifli diyetlerin meme kanserini azalttığı söylenmekle beraber kesin kanıtlanmamıştır.

Riskle İlgisi Olmayan Faktörler

Birçok faktörün risk üzerinde etkili olmadığı anlaşılmıştır. Örneğin deodorant gibi terlemeyi engelleyen maddelerin kulla­nılması, kafein tüketimi, meme implantları, düşükler, çevre kir­liliği, elektromanyetik sahalara yakın bulunma gibi iddialar is-patlanmamıştır.

Meme Kanserinde Erken Tanı

Meme kanserleri sütü meydana getiren küçük lobüllerin oluş­turduğu loblann ve sonra bunlardan çıkıp meme başına giden duktus'ların içini döşeyen epitelyum hücrelerinin çoğalmaları es­nasında bazı risk faktörlerinin senelerce süren etkileri ve bu hüc­renin de 31-32 defa bölünmesi sonucunda oluşur. Tümör 1 cm. büyüklüğüne en az 5 yıl sonra erişir. Yani çok defa söylenildiği gibi "3 ay evvel memem bir darbe almıştı, herhalde ondan oldu" veya "çocuğu 5 ay önce ölmüştü ve çok üzüntülüydü, bundan ol­du" gibi gerekçelerle ilgisi yoktur. Stres, uzun süredir zaten bü­yümekte olan tümörün son safhalarında etkili olur ama stresin etkisiyle tümör oluşmaz.

Büyümüş bir tümörün erken tanısının konabilmesinde kendi kendine muayene çok önemlidir. Eğer bir kadın, kendi kendini ayda bir muayene edebilmeyi öğrenmişse memesindeki değişik­likleri anlayabilir. Değişiklik fark edildiğinde hemen bir onkoloğa gidilerek muayene olunmalıdır. 35 yaş altında kadınlarda ru­tin muayene zorunlu olmamakla birlikte 35 yaşın üzerinde yıllık kontroller yapılmalıdır. Doktor tarafından muayene esnasında veya mamografide değişiklik görülürse derhal yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisiyle tanı konabilir veya bunun basit kistik bir tümör olduğu anlaşılarak biyopsi yapılması tavsiye edilebilir. Aynı zamanda koltuk altı ve supra lenf düğümleri de tetkik edi­lerek ve diğer atlama noktaları da gözden geçirilerek durum or­taya konabilir. Böylece hastalık daha ilk safhasında tespit edile­rek, hastaya yapılacakların neler olduğu anlatılabilir.

Önceden hiç muayeneye tabi olmamış bir kadın hasta örnek­lemesinden yola çıkarak erken tanının neler olduğunu görelim. Kadın, memelerinin birinde meme başında ya da memesinin içinde bir şişlik olduğunu veya derisi üzerinde hafif bir kırmı­zılık oluştuğunu hisseder ve bu yüzden doktora başvurur. Bun­lar erken tanı belirtileridir. Birinci ve ikinci safhada bulunan bir meme kanserinin iyileşme oranı %70-90 arasındadır. Diğer kanserler gibi, 5 senede başka bir tedavi görmemiş ve yaşamak­ta olan hastaların kanserden tamamen kurtuldukları söylene­mez. Meme kanseri hücreleri, uzun yıllar bir yerde kalabilirler ve 20-22 yıl sonra dahi kendilerini gösterebilirler.

Erken tanıda önemi olan bir de in situ kanserler vardır. İn si­tu, henüz yayılmamış, lokal habis tümör sayılan kanser türle­ridir. Mamografide bir yoğunluk artışı ve bunların içerisinde de noktalar ve mikro kireçlenmeler (kalisifikasyon) bulunmasıyla tanı konulur; bunlar çıkarılmalı ve kesin teşhise gidilmelidir. Bunlar ya Lobüler Ka. İnsitu veya Duktal Ka. İnsitu'durlar. Lobüler olanlar, 51-60 yaşları arasında menopoz sonrasındaki kadınlarda daha fazladırlar. Her ikisi de tamoksifen (antiöstrojen) adlı hormonla tedavi edilebilir ve Duktal Ka. İn situ gerektiğinde ancak memenin tam çıkartılması yoluna (mastektomiye) gidilebi­lir. Lobüler olanlar ise daha ziyade menopoz öncesindeki (pre-menopoz) kadınlarda görülür. Tanı ve tedavi aynıdır.

0 yorum: