Tetanoz Profilaksisi

Tetanoz Profilaksisi

Bağışıklama ile önlenebilen enfeksiyonlardan biri de tetanoz-dur ve uygun şekilde aşılamalar yapıldığında koruyuculuğunun %99 olduğu bilinmektedir. Bu hastalığa yönelik çalışmalar in­celendiğinde, etkin önlem alınan Avrupa Ülkeleri ve Amerika'daki tetanoz morbidite ve mortalitesinde son 20 yılda anlamlı bir şekilde azalma kaydedilirken, etkin önlem alınmayan ülkelerde bu konuda hala yüksek bir insidansa rastlanmaktadır. Bu durum bize, tetanoz aşısı uygulanmamış ya da uzun süre ön­ce aşılanmış ve bir daha rapeli yapılmamış bireylerde genelde bağışıklığın bulunmadığını göstermektedir.

Ülkemizde, tetanoz ile ilgili istatistiksel verilere rastlanmamakta birlikte, tetanoz hastalığına karşı etkin korunma ve bağışıklığı sağ­lamak amacıyla, Sağlık Bakanlığı aşı takvimi uygulaması içinde, bebeklerde 2 aylık iken 6-8 hafta ara ile toplam 3 doz ve son doz­dan bir yıl sonra tek doz rapel olmak üzere toplam 4 doz tetanoz toksoid aşı (TT) uygulaması yapılmaktadır. Primer bağışıklık takvi­minin tamamlanmasından sonra her on yılda bir tek doz rapel uy­gulanması, ayrıca doğacak bebekleri yenidoğan tetanozundan ko­rumak için, hamilelere 5. ve 7. ayda toplam iki doz tetanoz aşısının yapılması önerilmektedir. Profilakside rutin aşılanmalar 10 yıl bo­yunca etkinliğini korur, daha sık aşılama yapılması halinde reaksi­yon riski artabilir.


Etkin aşılanma programı uygulanmayan kimselerde kaza/ya­ralanma sonrası özellikle de kirli yaralarda clostridyum tetani basilinin neden olduğu bir enfeksiyon olan tetanoz hastalığının ülkemizde yaygın olarak görüldüğü düşünülmektedir. Çünkü ül­kemizde acil cerrahi bölümlerinde tetanoz toksoid (TT) ve teta­noz immunoglobulin (TİG) uygulamalarda resmi bir protokol bulunmamaktadır. Sözü edilen aşı ve serum her hastanede deği­şik şekillerde uygulanmaktadır. Yaralanma durumunda tetanoz aşısı ve serum uygulamaları yaranın durumu ve yaralı bireyin önceki aşılanma durumu gözönüne alınarak yapılmaktadır. Bu bağlamda yaralar tetanoza eğilimli ve eğilimsiz olarak iki şekil­de sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflamaya göre, eğer yaralanma­nın üzerinden 6 saatten fazla bir zaman geçmişse, yaralanmaya ezik, yanık, kurşun ya da donma neden olmuşsa, enfeksiyon bulguları var ise, yaranın derinliği 1 cm'den fazla ise bu yaranın tetanoza eğilimli olduğu kabul edilir. Buna karşın eğer, yaralan­manın üzerinden 6 saat geçmemişse, derinliği 1 cm'den azsa, yüzeyel kesiciler ile oluşmuş enfeksiyon bulguları, bölgede can­sız iskemik doku ve kontaminasyon yok ise tetanoza eğilimsiz bir yara olduğu kabul edilmelidir.

Tetanoz Profilaksisinde Kabul Gören Yaklaşım

Bireyin, bağışıklama durumu bilinmediğinde tetanoza eğilimli ve eğilimsiz tüm yaralanmalarda TT, TİG, bir kez tek doz aşılanmışlar­da; her iki yara türünde de yalnızca TT uygulanması gerekliliği, aşılanmamışlarda ise, ayrıca bir TT ve TİG uygulanmasıdır.

TT aşısı piyasada 0.5 mi dozlar halinde bulunmaktadır. İnt-ramüsküler (İM) ya da subkutan (SC) olarak uygulanır. Hazır form-lan 2-10°C'ta iki yıl saklanabilmektedir. TİG ise, 1 ml'lik şişelerde 250 ünite olarak bulunmakta ve pasif bağışıklığı oluşturmak için kullanılmaktadır. TİG'in hazır formlan sadece İM kullanılmakta olup, intravenöz verilmesi (İV) halinde çökerek etkisini yitirmek­tedir. TİG yok ise hasta serum antitetanik'e (SAT) hassas değil ise, tetanoza eğilimli yaralarda 3000 ünite, eğilimsiz yarada 1500 ünite SAT, İM olarak uygulanır. TİG ya da SAT'ın uygulandığı durumlar­da aynı anda farklı bölgeden TT'nin uygulanması gerekmektedir.

0 yorum: